12 Haziran 2012 Salı

WELCOME BACK HAMILTON!

Welcome back Hamilton diyoruz çünkü İngiliz pilot sezonun başından beri galibiyete ulaşmaya en çok yaklaşan, fakat o yarışları kazanan 6 pilottan biri olamayan biriydi henüz. Fakat Kanada, tıpkı 5 sene önce 2007′de ilk yarış galibiyetini aldığı gibi güldü yüzüne ve şampiyonluk yarışında onu potaya soktu. Monako’da Webber’in kazandığı yarışın ardından Kanada’da da aynı favorilerin öne çıkması bekleniyordu. Çünkü Gilles Villeneuve pisti de tıpkı Monako gibi mekanik yol tutuşunun yüksek olduğu, yüksek kerbli bir pist. Red Bull ve Mercedes’in bir önceki yarış ki hakimiyetleri şimdi de sürmeli miydi? Bir takım harici evet. 6 yarıştır tek bir galibiyet kazanabilen ama kağıt üstünde pistteki en hızlı araca sahip olduğu düşünülen McLaren yine Cuma gününden beri en dominant takımdı. Antrenmanlarda hızlılardı tıpkı sıralamaların ilk seanslarında olduğu gibi. Ama pol pozisyonu Vettel’in oldu. Red Bull’un sezonun başından beri özellikle tek turlarda geliştirdiği muazzam performansı en sonunda meyvesini veriyordu. McLaren ekibi hızlıydı ama sadece Lewis hızlıydı. Button sıralamalarda 10.oldu. Yarışta da pek bir varlık gösteremedi. Sorunu hakkında bir dipnot ekleyecek olursak; durumun performans farkından değil, mühendis ekibinin yaptığı yanlış süspansiyon ayarlarından olduğunu da söyleyelim. Çok zor ısınan Pirelli lastikleri konusunda Hamilton agresif sürüş stili dolayısıyla sorun yaşamıyor. Kerblere saldıran, yarış içinde ve dışında yaptığı hamlelerde de daha çok manevra yapan Hamilton’ın aksine yumuşak bir sürüş stiline sahip Button’ın lastiği aynı güçte ısıtması beklenemezdi. Bu aslında Monako’da da böyleydi fakat takım onun bu sorunu çözmesi için gerekli olan süspansiyon ayarlarını ona sunamadı. Sonuç olarak İngiliz pilota da son 4 yarışta sadece 2 puan almak düştü. Yine de biz asıl konumuza dönelim. Şampiyonluğun belki de en güçlü 3 adayı Vettel, Hamilton ve Alonso’nun ilk 3 sırada başladığı Kanada GP’si temiz bir startla başladı. İlk 3 asla birbirinden kopmadı. Performansları da birbirine yakındı. Massa’nın son yarışlarla beraber yükselen performansı Webber’i kovalarken attığı spinle heba oldu. Mercedes Monako’ya kıyasla yeterli hıza sahip değildi. Takım en azından sıralamalarda aracı çalıştıramayıp önemli yerler elde edemediler. Yarış boyunca da ön sıralara yaklaşmaktan uzaktılar. Yarışın galibiyetini belirleyecek olan da neredeyse her zamanki gibi kimin lastiklerini doğru kullanacağıydı. Lastik aşındırma konusunda nispeten daha yumuşak bir pist olan Kanada’da tek pit stop yapılması hemen hemen pilotların kafalarında olan bir şeydi. Sıralamalarda son seansa kalamayıp soft lastiklerle yarışa başlayan Lotus pilotu Kimi Raikkonen bu yolu seçmişti mesela. Fin pilotun soft lastikleri tam 41 tur dayandı. Ama performans yine de istenilen düzeyde değil. Geri kalan turlarda super softlarla araç hiçbir zaman en hızlı tur zamanını atacak kadar hızlı olmadı. Takım arkadaşı Grosjean ise açık bir şekilde daha iyi bir performans sergileyerek araçtan tam verimi aldı. Tabi ilk başlarda bu performansın podyumu getirebileceği pek kolay gözükmüyordu. Fakat ön tarafta işler çabuk değişti. Önce Hamilton liderliği Vettel’in elinden aldı pitstoplarda. Farkı da açtı açmasına ama en başında belirttiğimiz üzere Lewis’in agresif sürüş stili lastiklerinin daha çabuk bitmesine yol açtı. Alonso ve Vettel hemen hemen daha iyi turlar atıyordu. İşte tam o sırada yarışın kırılma noktası gerçekleşti. Lewis arkasında 10 saniyeden fazla fark yarattıktan sonra pite girdi. Yarışın bitmesine de 15 tur kala Hamilton’ın pite girmesinden sonra liderliğe yükselen Alonso’nun aklından muhtemelen şu cümleler geçti: “Bir pitstop daha yapmaya ne gerek var ki?” Liderlik o an çok tatlı gelmişti İspanyola. O an tek pitstop stratejisi daha çekiciydi ve elindeki liderliği kaybetmek istemeyen ve lastiklerine güvenen Alonso pite girmedi. Ama Lewis’in arayı kapatma hızı gereğinden fazla hızlıydı. Aslında Ferrari bunu farketti de . Ama artık çok geçti. Hamilton tur bindirirmişcesine önündeki Vettel ve Alonso’yu tekrar geçti. Vettel bunun üzerine yarışın bitimine 5-6 tur kala tekrar pite girdi. Bu da aslında çok gereksiz gözüküyordu ama pite girmemekte ısrar eden Alonso’nun tur performansı yerlerdeydi. Vettel bir pitstop daha yapmasına rağmen Alonso’dan tur başına 3 saniye aldı ve onu geçti. Tıpkı onu daha önce geçen Grosjean ve Perez gibi. Hamilton, yarış içinde lastik kumarını tartışmasız en iyi oynayan kişiydi. Galibiyetini de bu şekilde aldı. Red Bull’da aynı mantığı güdüp daha erken pite girseydi galibiyeti kovalayabilirlerdi ama 4.lükle yetinmek zorunda kaldılar. Bu lastik kumarı da poydum beklemeyen Romain Grosjean ve Sergio Perez’ e yaradı. İkisi sırasıyla 2. ve 3. olarak haftasonunun belki de en verimli puanlarını aldılar. Sonucun böyle olması da pilotlar klasmanını kızıştırıp bir dahaki yarışı daha heyecanlı kılmaya yetti de arttı bile.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.