7 Nisan 2010 Çarşamba

AŞAĞILARA DOĞRU DÜŞEN BİR ADAM


Michael Schumacher’ in kazandığı 7 şampiyonluk ve kırdığı sayısız rekorlarla F1 tarihinin gelmiş geçmiş en büyük efsanelerinden biri olduğu su götürmez bir gerçek. F1 kariyerine Jordan’ la başlayan ve yıldızı parlayan, ilk şampiyonluğunu aldığı Benetton takımındaki yıllarında adını duyuran, Ferrari’ de ise tam anlamıyla F1 dünyasına hegomonya kuran ve ismini sadece bu sporlarla ilgilenenlere değil, birçok insana duyurduğu bir adam Michael Schumacher. 2006 sezonu sonunda aldığı emeklilik kararıyla birlikte pistlere veda eden Schumacher, 3 sene süren bu emeklilik zamanından sonra Mercedes takımıyla Formula 1’ e geri döndü. Ama bu dönüşü beklenildiği kadar parlak olmadı. Testlerde ve sezonun ilk iki yarışında çok da parlak değildi. En azından kendi şöhretine kıyasla. Peki neydi Schumi’ yi bu pozisyona iten? Sürdüğü araç mı suçlu kendisi mi? Kim bilir belki de her ikisidir. Ama bunun irdelenmesi gereken bir problem olduğu çok açık.

41 yaşında pistlere geri döneceğini açıklayan Alman pilotun kuşkusuz karşılaşabileceği ilk problem form tutmasıydı. Olay şu ki; artık f1 otomobillerini sürmek o kadar kolay değil. 70’ lerde veya 80’ lerde birçok f1 pilotu kariyerlerini 40-50 yaşlarına kadar devam ettiriyorlardı fakat gelişen teknolojinin araçlara yansıyışı bu sayıyı daha da aşağılara düşürdü. Michael Schumacher’ in ilerleyen yaşı, formundan ziyade reflekslerini de düşürebilecek bir diğer etken. Evet, Schumacher gerçekten yetenekli biri olabilir. Ama bu yeteneğinden alacağı verimin her geçen sene aynı düzeyde olacağını açıklamaz. Formundan, reflekslerinden verdiği açığı hırsı ve azmiyle kapatabilir mi? Elbette bu onun en iyi özelliklerinden biri. Ama dürüst olalım. Hırsınız sizi bir yarış ayakta tutabilir. İki yarış ayakta tutabilir. Fakat bütün sezon aynı motivasyonda olacağınızı garanti etmez.

Geçen sezon birçok yarışı domine eden Brawn’ ın şekil değiştirmiş hali Mercedes’ in ön taraftan kopuk olduğu aşikar. Ne Rosberg, ne de Schumacher’ i şu ana kadar bir zirve mücadelesi yaparken gördük. Sezon içi testlerin oldukça kısıtlandığını da düşünürsek bu halin değişmesi pek de kolay değil. Schumacher bu yüzden mi bekleneni veremedi? Hayır. Takım arkadaşı Nico Rosberg hep bir çentik üstündü ondan. Rosberg’ in ne kadar hızlı bir pilot olduğunu söylememize gerek yok. Ama geçilmeyecek bir pilotta değil kanımca. Ki Schumi bunu gayet de güzel yapabilir.

Tabi biz bunları deyince, Alman pilotu savunanların dillerine pelesenk olmuş şu cümleler geliyor: “3 senedir yarışmayan bir pilotun aracına ve F1’ e alışması için kendisine zaman tanınmalı.” Şimdi eğer bu söz geçen sene söylenseydi kabul ederdim(geçen sene dedim çünkü Massa’ nın o büyük kazasından sonra Valencia’ daki yarışa Massa’ nın yerine Schumacher’ in geçme ihtimali vardı). Çünkü hesapta olmayan bir durum söz konusuydu ve test kısıtlamaları, araca uyum derken Michael Schumacher’ in o araçta Kimi kadar hızlı olması neredeyse imkânsızdı. Fakat bu sene aynı durum söz konusu değil. F1’ e geri döneceğini açıkladıktan sonra bütün kış sezonu boyunca takımla gerek pistte çalışan, gerek simülasyonlarda araca ısınan, mühendislerine araçla ilgili teknik bilgiler veren, bir yandan da form tutan bir adamın sezon başlangıcında tıpkı diğer pilotlar gibi performans bakımından fit olması gerekir. Verdiği ara isterse 10 sene olsun. Ki ara verdiği 3 sene de o kadar uzun değil Nasıl Schumacher bu takıma henüz yeni geldiyse, takım arkadaşı Rosberg’ de yeni geldi. Ama sonuçların ne olduğu ortada. Evet Schumacher’ in bu spordan uzak kaldığı süre bakımından F1 araçlarının sürülmesinin daha da zorlaştığı düşüncesi doğrudur fakat hakkından gelmek elbette ki yetenek ister. Geçen sene Toyota koltuğuna son iki üç yarışlığına oturan, ilk kez F1 aracı kullanan Kobayashi’ nin gösterdiği performansı bir hatırlayın. Zaten o performans sayesinde şu an F1 de! O yüzden Michael Schumacher’ den daha iyisi beklenebilirdi, beklenmeliydi.

Schumacher’ in tüm dünyaya adını duyurduğu Ferrari yıllarında hatırlayacağınız üzere takım üzerinde büyük bir etkisi ve otoritesi vardı. Öyle ki kendi takım arkadaşını bile kendisi seçebiliyordu. Aracın özellikleri de tamamen kendi sürüş stiline uygun olarak hazırlanmıştı. Fakat şu anki Mercedes’ te işler böyle gitmiyor henüz. Bu takıma henüz katıldı ve elbette ki Ferrari’ deki kadar rahat değil. Sezon başlangıcında Schumi’ nin sürüş stilinin araca uygun olmadığını açıklamasından sonra Mercedes’ in bu durumu düzelteceklerini söylemesi de bunun bir kanıtıdır herhalde. Peki Schumi, Ferrari’ de yaptığı şeyin aynısını Mercedes’ te de yapabilir mi? Ya da bunu yapması adil midir? Bunları cevaplamaktan öte şunu söylemeliyiz ki bunu yapması için uzun bir zamana ihtiyacı var ve o kadar zaman daha F1’ de kalabilmesi pek kolay değil. Hem Schumacher eğer hala eski günlerindeki gibi hızlı bir pilot olduğunu kanıtlamak istiyorsa, bunu eşit koşullarda yapmasının daha mantıklı olduğu düşüncesindeyim. Sezon başladıktan sonra aracın sürüş stiline yeterli düzeyde uymadığını söyleyen bir adam aynı takımla bütün kış boyunca test yapmadı mı? Yaparken bunu anlamadı mı? Bunu anlamak güç.

Schumi fanları bu yazıyı okuduğunda benim fanatik bir Schumacher düşmanı olduğumu düşünebilir ama ne yazık ki değilim. Ben de dahil birçok f1 izleyicisini ekrana bağlayan bir pilotta olsa elbette eleştirilebilir yanları olur. Tabi şunu da söylemekte fayda var. Önümüzde uzun bir sezon var ve dengeler elbette değişebilir. Avrupa öncesi takımın geliştirme çalışmaları istenen düzeyde gerçekleşirse Mercedes belki de bir anda sezona ortak olur. Schumacher’ de bir şekilde performansını arttırıp birkaç zafer kazanabilir. Ve sonuç olarak bu yazılan yazı bazıları tarafından içi boş bir taşlama olarak algılanır. Ama şu ana kadar durum bu. Taraftarların efsanenin gerçek hızını görmeye hakları var. Bakalım gelecek yarışlar ne getirecek...