20 Temmuz 2010 Salı

Vettel' in Gözünden Takım Arkadaşı İle Olan Mücadelesi


Aslında hiç kimse bunu beklemiyordu. Sezon öncesinde biri çok genç, diğeri de çok yaşlı iki pilotun, ikisinin birlikte 2010 sezonunun ilk yarısına damga vuracağı tahmin edilemez bir şeydi. Ama evet, Sebastian Vettel ve Mark Webber bunu başardılar. Tabii genç yıldız Vettel’ in yeteneklerini bilmeyen yok ve 2010 sezonunun yedek favorilerinden biri olan Vettel bir anda muhteşem aracıyla birlikte potaya girdi ama karşısında en az onun kadar güçlü bir rakip daha vardı: takım arkadaşı.

Vettel-Webber mücadelesi aslında daha geçen seneden başlamıştı. Webber sakatlanan ayağı yüzünden sezonun ilk yarışlarında takım arkadaşının oldukça gerisinde kalmış, daha sonra ise bir süreliğine sazı eline aldıysa da, neticede takım arkadaşının gerisinde kalmaktan kurtulamamıştı. Fakat 2010 sezonu onlar için eşit bir şekilde başladı ve şu ana kadar hangi pilot takım arkadaşına göre daha iyi gibi bir tanımlama yapmamız olanaksız. Ama aralarında muhteşem bir mücadelenin döndüğü gerçek.

Başlıktan da görülebildiği kadarıyla bir empati kurmaya başlamanın vakti gelmiştir. Genç bir pilot olarak Vettel’ in Webber’ e göre olan en zayıf noktası şüphesiz tecrübesizliği olabilirdi. Webber birçok takımda yarışıp Formula 1’ in türlü türlü entrikalarını görmüş geçirmiş biri olmasına karşın, Vettel çok daha sade bir durumdaydı. Peki tecrübesizliği piste yansıdı mı? Düşüncem bunun neredeyse sıfır olduğu yönünde. Tıpkı onun dediği gibi: “Eğer hızlıysanız, yeteri kadar tecrübelisinizdir.” Ama Türkiye GP’ sinde Webber’ le yaşadıkları kaza sonucu birçok kişi Webber’ i suçlasa da, yarış çizgisi üzerinde ilerleyen bir pilota atak yapıp onu dışarıya fırlatacak kadar sahip olduğu deli cesareti Vettel’ e bu konuda bir eksi puan yazdırabilir. Tabii bu benim şahsi kanaatim. Fakat bu kaza sonuç olarak ona şampiyonada önemli olacak birçok puan kaybettirdi ve burnunun sürtmesini sağladı.

Tabii bu tecrübe eksikliğinin aslında gizli de olsa iyi tarafları da var. Vettel, Webber’ e göre daha tecrübesiz diyebiliyorsak eğer, Vettel’ in gelecek yarışlarda daha da gelişeceğini bir manada kabul etmiş varsayıyoruz. Kabul edelim ki Webber artık yaşlı, yani refleksleri azalmakta olan bir pilot ve bize ileride farklı farklı numaralar gösterebilme ihtimali yok denecek kadar az. Bir zamanlar tenis kortlarında fırtınalar estiren Roger Federer’ i düşünün. Onu yenmek bir zamanlar imkansıza yakın bir şeydi. Fakat şimdi daha tecrübeli olmasına karşın daha genç rakibi Nadal’ a yenilmekten neden kurtulamıyor? Çünkü artık yaşı elvermiyor. Vettel’ e dönelim. Vettel, football manager jargonuyla ifade edersek tam bir wonderkid. Gelişmekte olan bir pilot ve her yarış varolan yeteneğinin üzerine biraz daha ekliyor. Yani gittikçe daha tecrübeli, ve evet daha tehlikeli bir pilota bürünüyor. Kendisi de bunun farkında ve Webber’ le olan mücadelesinde tecrübesizliğini kafasına takmamasının en temel sebeplerinden biri de bu.

Sezon başladıktan sonra öne çıkan bir başka sürpriz ise bu iki pilotun arasında oluşan sürtüşmelerdi. Önce Türkiye’ deki kaza, daha sonra İngiltere’ deki ön kanat gerilimi ve Webber’ in yarış sonrası manidar telsiz konuşması havanın oldukça ısınmasına neden oldu. Peki ya bu yaşananların sorumlusu kimdi? Bu sorumlu ne Vettel ne Webber açık olarak takım yönetimiydi. Kriz yönetimlerinde açık olarak sınıfta kaldılar ve bu olaylar yaşandıktan sonraki gerek çelişen demeçleri, gerek yaptıkları hatalarla varolan havayı daha da çok gerdiler. Ama ben bunun Vettel’ e yarayacağını düşünüyorum. Vettel, genç ve hata yapma kredisi olan bir pilot. Hatta genç olmasına rağmen bu krediyi pek kullanmadığı da bir gerçek. Oysa ki Webber’ hata yapma kredisi pek yok. Çünkü takımda uzun sürecek bir geleceği yok ve zaten geçmiş senelerden kalma hatırı sayılır bir sabıkası da var. Yapacağı, yapmış olduğu hatalar ona daha çok eksi puan getirecek ve koltuğu hemen sallantıda olmuş olacak. O da bunu biliyor. Hoş İngiltere’ deki ön kanat olayında bir bakıma haklı sayılabilir. Ama bu, kara bulutların onun üstünden çekileceği anlamına da gelmiyor tabii. Bu yüzden Vettel, en azından bu psikolojik savaşı iyi e aceleci davranmasına gerek yok. Kariyeri boyunca sakin ve sağlam adımlar atması onu elbette ki başarıya yönlendirecektir. Ve kendisyönetip baskın olan taraf olabilir.

Bundan sonra öne çıkabilecek ihtimaller neler olabilir? Vettel, yaşlı olsa da önünde oldukça hızlı, hatta bazen kendisinin de hızlı bir takım arkadaşına karşı yarıştığını biliyor. Ama gelişmekte olan yeteneğine güvenmek zorunda. Takım arkadaşınıza karşı üst üste iyi sonuçlar aldıysanız, garaja girdiğinizde daha ayrıcalıklı karşılanırsınız. Vettel’ in bu tip bir seriye ihtiyacı var ve sezonun henüz ortalarında olduğumuza göre sarf edeceği biraz çaba bunu gerçekleştirmesine yetebilir. O, bu sene olmasa da geleceğin en büyük şampiyonluk adaylarından birisi ve bu yüzden hiçbir şekildi için varolan bu özelliklerin takım arkadaşı için gerçekleşmeyeceğini de bildiğine göre elinde büyük bir avantaj var. Peki bunu gerçekten kusursuz bir şekilde kullanıp durumu lehine çevirecek mi? İşte bunu kalan yarışlarda göreceğiz.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.